HOŞ TESADÜF

Bayat-ÇORUM
 İlkokul birinci yada ikinci sınıfa gidiyordum, teyzelerimin en büyüğü Çayırova Fakültesi Ev Ekonomisi Meslek Lisesinden mezun olmuştu. Kura ile atandığı il ve ilçe belliydi. Çorum'un  Bayat ilçesinde görev yapacaktı. Bu kadarını anlayabilmiştim. Anlayamadığım teyzemin neden buraya gitmek istemediği ve bağıra bağıra tepine tepine bunun için ağlamasıydı. Sesi sokağımızın her tarafından duyulmuş, komşular bu evde kesin cenaze var diye akın akın kapımıza gelmişlerdi. Olayı öğrenenlerden bazıları geri dönüp gitmiş, bazılarıysa içeri girmiş Çorumla ilgili güzel şeyler konuşup teyzemi rahatlatmaya çabalıyordu. Küçücüktüm ve teyzem en sevdiğim teyzemdi. Kıyamıyordum o denli üzülmüş olmasına. Daha henüz o yaşımda sadece memleketlerim Gerze-Sinop, Adana ve Osmaniye'yi ve doğum yerim olan İstanbul'u biliyordum. İstanbul'da hep birlikte yaşama fikri o zamanlar için cazip geliyordu.
   Bir kaç gün sonra teyzem ve anneannem teyzemin görev yapacağı yere gittiler. Orada düzenlerini kurdular ve hatta sonradan okula henüz başlamamış olan kardeşimi de yanlarına aldılar. Bayat, Çorum'a bağlı yeni ilçe olmuş ancak daha çok köy havasında bir yerdi. Yerli halkı genellikle Türkmen'di. Hayatımda tanıdığım en sıcak insanlar Bayat'ta yaşıyorlardı. Orada hırsızlık, cinayet, kavga dövüş hiç olmazdı. Gelenekleriyle yaşıyor olsalar da yeniliklere de çok meraklı insanlardı. İlçenin ilk kadın memuru, hatta uzunca bir süre çalışan tek kadını teyzemdi. Ailece bizi bütün ilçe tanıyordu. Tanımayanlar da kimler olduğumuzu tahmin ediyor soruyorlardı.
   Bir kaç yıl boyunca her yaz okullar kapanır kapanmaz Giderdik Bayat'a. Orada özgürce dağ tepe gezerdik, tepelerden kayardık, papatya bahçelerinde yuvarlanır. Her türlü sebze ve meyveyi dalından kendimiz kopartırdık. Adeta bütün ilçe her şeyini bize bağışlamıştı. Orada önemsendiğimi ve güven içinde olduğumu hissediyordum. Bayat bu yüzden benim için çok özeldir.
   On iki Eylül ihtilalinden bir sene sonraydı. Annem o yaz tatilde bizi Bayat'a göndermeme kararı aldı. K.Maraş-Afşin'de amcamlarla birlikte yaşayan babaannem çok yaşlıydı. Çok üzün süredir kendisini görmemiştik. Bu sebeple annem yıllık iznine ayrılınca bizi Afşin'e babaanneme götürecekti. Bu hem müthiş bir şeydi hem de bir bakıma kötüydü benim için. Çünkü planda Bayat yoktu. Bayattaki arkadaşlarımla kış boyu mektuplaşmış bir sürü planlar yapmıştık. Alışmıştıkta her yıl.
   Temmuz ayı geldi çattı, baba memleketi Afşin'deydik. Afşin de çok yeşil, şirin bir ilçeydi. Orada geçirdiğim on gün unutulmaz anılarla doludur. Akrabalarımı görüyor, babamın hiç daha önceden tanımadığım kuzenleriyle tanışıyordum. Çok sıcak kanlı akrabalarım vardı. Bir gün evde babaannemle otururken balkonda amcamın kızlarıyla oynayan kardeşim heyecanla içeri koşarak geldi ve Bayat'taki arkadaşlarımız iki kardeş olan Erdoğan ile Cengiz'in de orada olduğunu söyledi. İnanmadım. ''Gel balkona gözlerinle gör gör'' dedi  kardeşim. Çıktım baktım, gerçekten de oradaydılar. Apartmanın bahçe duvarının dışında mahallenin diğer çocuklarıyla durmuş, bizim balkona bakıyorlardı ve ha bira SEDA-ZEYNEP diyorlardı. Çok mutlu olmuştum. Bizde kardeşimle ha bira ERDOĞAN-CENGİZ demeye başladık. Bayat neresi Afşin neresiydi. Ama Allah nasip edince insanları nasıl da olmadık yerlerde karşılaştırıyor.
   Ben tesadüflere çok inanırım ve benim için tesadüfler asla nedensiz değildir.  Belki de Allah'ın mukafatlarındandı. O yaz bir taşla iki kuş vurmuştuk... 

     Seda ATALAY








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Seda'nın Kalemi

SEVGİLİ ÖMER

Sevgili Ömer, Bugün doğum günün, ben seni aramayacağım. Kutlamayacağım... Ömer,geçenlerde seninle ilgili bir haber öğrendim ve numaranı...