KADIN EGOSU

KADIN EGOSU
Semiha BERKSOY (1910-2004)
           Kadınlar arasında hep vardır güzellik belirleme durumları. Çoğu zaman bunu erkekler fark etmezler bile. Fark ettiklerinde ise genellikle kadınlara göre farklı yorumladıkları için, bunu kendi lehlerine çevirmeye çalışırlar. Kadınları dövüştürürler adeta. Ya da dövüşen kadınların, kendileri için bir mücadeleye giriştiğini zannederler. Oysaki kadınlar,  başka kadınların olduğu alanda erkekler için değil, kendileri için vardır. Ancak durum genç yaştaki kadınlar için erkeklerin tahmin ettiği şekilde gerçekleşebilir. Çünkü genç yaştakilerin henüz hayat tecrübeleri yoktur. Yaşadıkça değişecektir bir çok yargıları.

       Genç yaştaki bütün kadınlar güzeldir. Ciltleri tazedir her şeyden öte. Gözleri pırıl pırıl bakar henüz hayata. Umutları, hayalleri besler güzelliklerini. Olgun erkeklerin de aslında genç kadında gördükleri budur. Oysa kadınlar, güzelliklerini tartı ve ölçüler, iri duran gözler ve dolgun dudaklara bağlı olduğunu zannederler. Genç kadınların süslenmekten amaçları makyaj hileleri ile olduğundan daha dikkat çekici görünmektir. Dikkat çekiciliği güzellik ile karıştırırlar çoğu zaman. Oysa onların taptaze ciltleri doğal makyajlarıdır. Olgun kadınlara makyajı daha çok yakıştırmışımdır her zaman. Çünkü onlarda süs eğreti durmaz. Ciltlerindeki her bir çizgi yaşanmışlıklarını simgeler. İşte o kadınlar, tecrübelerini boyarlar yüzlerine adeta. Yapar durmaz. Çünkü hayatlarını da yüzleri gibi boyamaya koyulmuşlardır artık.

       Bu arada zayıf, bakımlı ve süslü genç kadınlar var ise çevrenizde hayatta hiç şansınız yoktur onlara göre. Çünkü onlar, henüz erkekleri düzgün bacakların, ince ve küçük popoların etkilediğini zannederler. Çünkü henüz erkekler gibi düşünebilmeyi öğrenmemişlerdir. 

-"Asla güzel kadınları yalnız ve rahat bırakmaz erkekler."  dedi kadın;

-"Sen öyle zannet..!" 

değimde ise yüzüme öylece baktı. Bana olan saygı ya da sevgisi susturmuştu dudaklarını. Ancak içinden neler geçirmiş olabileceğini tahmin etmem hiç de zor değildi. Kadınsı bir ego idi onunki ve bu duyguyu öğrenebilmem tüm gençlik yıllarıma mal olmuştu. O dönemlerde başka kadınlar hep eleştirilir saç modelleri, makyaj sitilleri, giyim tarzları daima kusurlu bulunurdu. Bu eleştirilerin gerçek sebebi ise beğeni ve övgü alabilmek, ön plana çıkabilmek için algı oluşturmaktır. Kadının ilk kırmızı elbiseli numaralarıdır bunlar..! Devamında sevgili seçimlerinde titiz davranırlar ya da öyle olduğuna inanırlar. Oysa en çok hatalı seçimler yaptıkları dönemleri olduğunu yıllar sonra göreceklerdir. Ancak eğer siz onlardan yaşça büyükseniz size o seçiciliği çok görürler. Yoldan geçen herkesi çok kolayca size yakıştırabilirler. "Sen de hiç kimseyi beğenmiyorsun" tavrını elden bırakmazlar. Süsünüz, giyim kuşamınıza özeniniz bile onlar için çok gereksizdir.

       Erkekler ise genellikle yalnız yaşayan genç kadınları bir sokak kedisi gibi görür, davranırlar. Okşarlar, süt verirler, oynarlar sonra da akşam olunca gidip uyurlar. Unutuverirler seni. Üşüyor musun, acıktın mı, umursamazlar. O yüzden kediler en çok akşamları miyavlar. Hani güzeldin? Ciciydin? Sadece şirin şeysindir o kadar..!

       Geçenlerde biriken maillerime bir göz atayım dedim. Bir tanesi dikkatimi çekti.

-"Çirkin. Burnunda sivilce çıksın."

diyordu. Belli ki kadınlar ile fazla haşır neşir olmuş biridir ve samimi davranışını biraz abartmış, haddini aşmış diye düşündüm. Oysa bu tarz konuşmaları, sohbet başlatmak için sempatik bir yaklaşım olduğunu düşünen genç kadın sayısı hiç de az değil. Buradaki çirkin, aslında güzelsin demek, burnunda sivilce çıksın sözü ise nazar değmesin demektir argo konuşma dilinde. Bir gün çok samimi bulduğum bir erkek arkadaşla çay içiyoruz. Ortak tanıdığımız genç bir bayan arkadaşımızdan bahsediyor. Bu bayan her girdiği ortamda kendini benimle yarıştıracak sözler söylüyormuş.

-"Sen daha güzelsin deyiverseydin."

-"Aa olur mu hiç öyle şey? Sen benim çok eski ve değerli arkadaşımsın. Sen herkesten güzelsin."

       Güzellik o kadar göreceli bir kavram ki sadece kaş, göz, kirpik güzelliği yetmez. Güzelliği tamamlayıcı öğelere dostluk, sevgi , saygı, güven, değer yargıları, bilgi ve tecrübe gibi kavramlar da girer. Bazı kadınlar vardır; ciltleri kırışmış, ağarmış saçları, şişmanlamış, hatta sarkmış vücutları ama yine de herkes güzel der. Giyimi sıradanlaşmış, abartılı makyajları bile onların çekiciliğinden ödün verdirmez. Seviyorum böyle görünen kadınları. Çünkü o kadınlarda bir çok yaşanmış hikaye var, egolarından arınmışlık var. Yüzlerinde sayfa sayfa okunmamış kitaplar var..

   Seda ATALAY








2 yorum:

  1. Ben Karımı seviyorum, üç kez evlendim eşimle, üç kez de sevgilim oldu. Yaşça da benden bir kaç ay büyüktür, Kırışıklıkları beni bağlamaz, saçlarını da ben boyarım. Erkek genellemelerini gülümseyerek izlerim hep, neler yapmış bu erkekler size? Sizler de o erkeklerin sizinle birlikteliğine kadar onlara neler yaşattığınızı unutmayın. Kendi adıma konuşmuyorum, bunlar sadece gözlemlerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gözlemlerinizi bizimle paylaşmanıza çok memnun oldum.Her insan bir kitaptır kanımca. Genellemeler, insanların yaşadığı ortamlara ve yaşanmışlıkların çoğunluğuna göre değişir. Fabrikasyon değiliz ki tıpa tıp aynı şeyleri yaşayalım. Sadece tek bir insan ile üç kez yapılan evlilik bana göre üç ayrı evlilik değildir. Siz aslında bir evlilik yapıp, iki kere de nikah tazelemişsiniz. Bu aşkın takendisidir. Eminim eşiniz hikayenin son bölümündeki kadın olmalı. İçinde daha okunacak bir çok sayfası olan bir KİTAP. Sevgi ve saygılarımla yüreğinizden öptüm sizi..

      Sil

Seda'nın Kalemi

SEVGİLİ ÖMER

Sevgili Ömer, Bugün doğum günün, ben seni aramayacağım. Kutlamayacağım... Ömer,geçenlerde seninle ilgili bir haber öğrendim ve numaranı...