KAVUN KOKULU KADIN

   
Kavun Kokulu Kadın

"Sevmek, illaki sevdiğinin yanında olmak değildir" demiş şair. "Sevmek, sevgini yaşamaktır."
   
   Ben de sevdiğim kadına gittim dün akşam. O ilk aşık olduğum, ilk erkekliğimi yaşadığım, ilk göz ağrım, büyük oğlumun annesi kadınıma gittim. Yine çok güzeldi biliyor musun? O her hali ile güzel. Değerini bildiğim ama değerini veremediğim kadınım. Sanki ayrı iken bir başka seviyorum onu. Yoksa tekrar tekrar aşık olmak mı geliyor içimden? Dönüyorum, dolaşıyorum yine o! 

   Uçları fırfırlı etek giymiş.Üzerinde yakası kapalı askılı bir bluz. İkisi de siyah aynen saçları gibi. Saçları siyah diyorum ama boya.  Hiç boyamazsa ne olur sanki! Ben boyalı saçlı kadınları severim. Ben saçını tarayan kadınları severim. Ben dudağını boyayan kadınları severim. O da boyamış dudağını kırmızıya. Evde oğlum da vardı biliyor musun? Oğlum. Torunumun babası. İlk babalığımın meyvesi.

    Ha bir de giderken ona kavun götürdüm. Gülme çocuk gülme. O en çok kavun sever. Ona ben zamanında ne hediyeler aldım biliyor musun? Pahalı hediyeler, ucuz hediyeler. Hepsini çok sevdi. Ona çok çiçek alıp götürmüşlüğüm vardır benim. Hem de öyle başkaları gibi poşet içlerine saklayarak, gazete kağıtlarına sararak değil; öyle aşikare herkese karşı kapısını çalmışlığım çok olmuştur elimde çiçekle. En pahalı orkideden, en ucuz begonvile kadar çeşit çeşit. Ama her nedense kavun götürdüğümde sevindi hep. Kavunu gördüğünde bir başka gülümsedi yüzüme. Ben de işte dün akşam o gülümsemeyi görmek istedim. Suç mu? Kavun kokulu kadınıma gittim.

    Aldı kavunu elimden, mutfağa geçti.  Ben de peşinden. Sonra oğlum geldi. Bir "hoşgeldin" dedi, gitti. Masanın başına oturdum. O, kavunu poşetten çıkarttı. Çok sevindi be çocuk. Sanki ilk kez yiyecekmiş gibiydi. Evet, belki de ilk kez yiyecekti bu mevsim. Henüz çok yeni çıktı. Manavlarda satılıyor. Daha pazara düşmedi belki ondan. Dışını suya tuttu. Tepsi gibi bir kaba oturttu. Önce tepesini kesti. Kemirdi kavununu dişi ile kabuğuna kadar. Beni oracıkta unuttu sanki. Ben yoktum. Öyle rahattı, öyle rahattı ki hareketleri.. Sonra ortadan ikiye böldü. Bir yarısını jelatinleyip dolaba kaldırdı. Öbür yarısını dilimledi ve tabağa dizip getirdi masaya. Başladı teker teker yemeye. O kavunu öyle güzel yiyişi vardı ki sırf onu izleyebilmek için ben yemedim. Sırf onu daha uzun seyredebilmek için bir iki dilim fazladan yesin diye ben yemedim.

    Biliyor musun çocuk? Ben onun suyu dirseğine aşağı aka aka kavun yiyişine bile aşık oldum. Sorma bana aşk nedir diye bir daha. "Aşk, başkalarının sıradan gördüğü şeylere hayranlık duymaktır!.."

   Seda ATALAY

Seda'nın Kalemi

SEVGİLİ ÖMER

Sevgili Ömer, Bugün doğum günün, ben seni aramayacağım. Kutlamayacağım... Ömer,geçenlerde seninle ilgili bir haber öğrendim ve numaranı...